Tokat’ta Kamu’da İş Güvencesini Yok Etme Girişimine Protesto

İLKE-SEN (Eğitim İlke-Sen, İnanç ilke-Sen, Sağlık İlke-Sen) Tokat’ta yaptığı eylemde kamu çalışanlarının iş güvencesini ortadan kaldıracak dönüşümü protesto etti.

Tokat’taki protesto eyleminde basın açıklamasını İLKE-SEN adına Eğitim İlke-Sen yöneticilerinden Yunus Akkoç okudu. Akkoç, “12 Eylülün piyasacı anlayışına iman etmiş ve 24 Ocak kararlarının harfiyen uygulanması için yıllardır işleyen süreç son hamlesini yapmaya hazırlanıyor.” diye başladığı konuşmasında iş güvencesinin hedef alınmasıyla kamu çalışanlarına hem fiili hem de zihinsel kölelik dayatılmaya çalışıldığına dikkat çekti ve bu dönüşümün “bir itaat ettirme, boyun eğdirip teslim alma” operasyonu olduğunun altını çizdi.

Konuşmasında “Rabbimizin özgür olarak yarattığı kullarını türlü esaret zincirleriyle tutsak etmek, onların onur ve haysiyetlerini ayaklar altına almak isteyenlere söyleyecek sözlerimizi bir araya getirmek; güçlü bir karşı koyuşu örgütlemek zorundayız.” sözleriyle etkili bir örgütlü mücadelenin gereğine vurgu yapan Akkoç,  İLKE-SEN olarak bu zorbalık ve dayatmaya bütün gücümüzle karşı duracaklarını ilan etti.

2015-1206-tokat-kamu-is-guvencesi-2

Basın açıklamasının tam metni şu şekilde:

KAMU ÇALIŞANLARININ İŞ GÜVENCESİNİ ORTADAN KALDIRMAK KÖLELİĞİ DERİNLEŞTİRMEKTİR!

Değerli arkadaşlar, kölelik düzeni derinleşiyor!

Hükümet kamu çalışanlarının iş güvencesine son verecek bir dönüşüm için çalışmalara başladı.

12 Eylülün piyasacı anlayışına iman etmiş ve 24 Ocak kararlarının harfiyen uygulanması için yıllardır işleyen süreç son hamlesini yapmaya hazırlanıyor.

Kamuya ait işletmeleri yıllar içinde sermayeye peşkeş çekip emekçi kitlelere köleci koşulları dayatan neoliberal yağmacılık son hamlesini kamu emekçilerinin ellerinden iş güvencesini alarak yapmak istiyor.

AKP iktidarının görünürde kendisiyle hesaplaşma süsü verdiği 12 Eylülün en sadık takipçisi olduğu bir kez daha kanıtlanıyor.

13 yıllık iktidarları boyunca başta torba yasalar marifetiyle olmak üzere sermaye lehine ve emek aleyhine binlerce yasa çıkaranlar milyonlarca asgari ücretlinin, 4-C’linin, taşeron zulmü altında çalışanların, işsiz kitlelerin durumlarını düzelteceklerine kamu çalışanlarının da iş güvencesini ellerinden almaya çalışıyorlar.

Yoksulluk sınırının altında bir ücretle çalışan kamu emekçilerinin iş güvencesinden de yoksun bırakılması devleti bir şirket gibi yönetmek istediklerini açıkça beyan eden zihniyetin zulmünden başka bir şey olamaz!

Kamu çalışanlarının iş güvencesinin hedef alınmasının çok temel bir amacı vardır.

İş güvencesinden mahrum edilen kamu çalışanlarına hem fiili hem de zihinsel kölelik dayatılmaya çalışılmaktadır. Bu dönüşüm “bir itaat ettirme, boyun eğdirip teslim alma” operasyonudur. Bunu başka türlü anlamak mümkün olamaz.

Devletin halkın lehine, onu kollayan politikalar üretmesi gerekirken on yıllardır hızla serbest piyasanın insafsızlığına, acımasız koşullarına terk ettiği halkına indirmeye çalıştığı bu darbe son büyük yıkım olacaktır.

Bugün alın terinin karşılığını alamayan, evine ekmek götürebilme telaşesiyle koşturup durmaktan ailesine, sevdiklerine, hayatın başka alanlarına vakit ayıramadan geçiren; korku ve baskı sarmalında bunalımlara teslim olmak durumunda kalan kitlelere dönük bu saldırılar çok daha büyük travmalardan başka bir şey üretmeyecektir.

“Performans” diye insanı çok daha fazla çalışan bir makineye dönüştürmek isteyen ve istedikleri zaman emekçileri kapının önüne koyabileceklerini arzulayanlar hayatın dinamiklerini anlayamamış zalim kapitalistlerden başkaları değildir.

Rabbimizin özgür olarak yarattığı kullarını türlü esaret zincirleriyle tutsak etmek, onların onur ve haysiyetlerini ayaklar altına almak isteyenlere söyleyecek sözlerimizi bir araya getirmek; güçlü bir karşı koyuşu örgütlemek zorundayız.

Ülkeyi başta başa bir taşeron cumhuriyetine dönüştürerek insanları açlıkla terbiye etmeyi uygulayabilmiş vicdansızlığın neler yaptığını gördük.

Yüz binler taşeron köleliğinde yaşamaya, bu kölelik koşullarında haysiyetiyle ayakta kalmaya çalışıyor.

Milyonlarca asgari ücretli açlık sınırının altında, kölelik şartlarını son derece ağır bir şekilde hissederek yaşıyor.

2015-1206-tokat-kamu-is-guvencesi-3

Kamu çalışanları farklı siyasal düşünceler beyan etti diye işten atılıyor, ağır cezalara muhatap oluyorlar.

İşte, yöneticilerin israf ve lükse düşkünlüğünü eleştirip İslami sorumluluğunu yerine getirdiği için İnanç İlke-Sen başkanımız Özhan Uçan’ın Diyanet’teki işine son verilmek isteniyor. Birçok öğretmen ve başka kamu görevlileri aynı süreci en acımasız bir şekilde yaşıyor.

Bu tam bir 28 Şubatçılıktır. 28 Şubat mağduriyetinden üretilen mağruriyet son derece ibret vericidir.

Şimdi 12 Eylülün piyasacı dönüşümüne bir de terör kılıfı üretildi. Bu yolla itirazların önü alınmak isteniyor. Hakkını aramak isteyenler terörize edilerek halka suçlu olarak sunulmaya, yargısız infazlara kurban edilmeye çalışılıyor.

Kürt sorunundan emek sömürüsüne, bölgesel siyasetlerden küresel işbirlikçiliklere kadar adaleti merkez almayan siyasetleriyle zulümlerin tam orta yerinde duran müstekbirlerin insanları işten atıp yoksul ve aç bırakma tehditleriyle üretmeye çalıştıkları faşizm elbet hak ve adaletin duvarına toslayıp dağılacaktır.

Bu vesileyle İLKE-SEN olarak bu zorbalık ve dayatmaya bütün gücümüzle karşı duracağımızı ilan ediyoruz.

Şüphesiz ki Allah adaleti emreder, kötülüklerden ve zorbalıklardan sakındırır.

EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.egitimilkesen.org)

İNANÇ İLKE-SEN (İlkeli Diyanet ve Vakıf Çalışanları Dayanışma Sendikası,www.inancilkesen.org)

SAĞLIK İLKE-SEN (İlkeli Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.saglikilkesen.org)

Bir yanıt yazın