Tevhid, Adalet, Özgürlük Şiarıyla 1 Mayıs Yürüyüşümüz

SAĞLIK İLKE-SEN, EĞİTİM İLKE-SEN, TOKAD ve ÖYB “Tevhid, Adalet, Özgürlük” şiarıyla 1 Mayıs yürüyüşünü gerçekleştirdi.

Edirnekapı Mihrimah Sultan Camii önünden saat 11.30’da başlayan yürüyüş Fatih İtfaiye Parkında son buldu. Burada yapılan konuşmalarla 1 Mayıs programı sona erdi.

“Tevhid, Adalet, Özgürlük” temasıyla gerçekleşen yürüyüş boyunca adalet, özgürlük, antikapitalist, emek sömürüsü ve antiemperyalist vurgular taşıyan pankart ve dövizler taşınırken “Tevhid Adalet Özgürlük, Haksız Hukuksuz İhraçlara Hayır, Kürt Sorununa Adil Barışçıl Çözüm, Roboski Kanıyor Adalet Bekliyor, Asgari Ücret Köleliktir, Taşeron Sistemi Kölelik Düzeni, İşçiler Ölüyor Sermaye Büyüyor, İsrail’le Anlaşma Ümmete İhanettir, Mavi Marmara Onurumuzdur, Mülk Allah’ın Emek İşçinin Kahrolsun Küresel Kapitalizm, Katil ABD Ortadoğu’dan Defol, Sermayenin Değil Rabbimizin Kuluyuz, Yaşasın Küresel İntifada, Kahrolsun Kapitalist Yağma Düzeni, 1 Mayıs Direniş Zulme İsyan, Esnaf Batıyor Sermaye Büyüyor” gibi sloganlar atıldı.

Yürüyüş sonunda İtfaiye Parkında konuşmalar yapıldı. Eğitim İlke-Sen Tokat İl Temsilcisi Şinasi Uludoğan Müslümanlar olarak zulme, sömürüye karşı her koşulda mücadelelerini sürdüreceklerini söylerken İşçi-Der Başkanı Adnan Kondak 1 Mayısların bir işçi kongresine çevrilmesi gerektiğini söyledi.

Topluluk adına basın açıklamasını ise Eğitim İlke-Sen Başkanı Ahmet Örs okudu.

Tevhid, Adalet, Özgürlük şiarıyla bütün mazlum ve mustazafların, hürriyeti gasp edilenlerin yanında durmak için 1 Mayısta meydanlarda olduklarını söyleyerek konuşmasına başlayan Örs, emeğin ve emekçinin alın terinin kıymetinin yok sayıldığını, 1500 liraya aşan açlık sınırına rağmen köleci düzenin emekçilere 1404 liralık sefalet ücretini dayattığını belirtti.

2016 yılında 1970 emekçinin iş cinayetlerinde katledildiğini, 2000 yılında ülkedeki en zengin %1’in servetinin %38’den 2014 yılında %55’e çıktığını hatırlattıktan sonra “Yoksulluğun neden derinleştiği, egemen siyasetin neye ve kime hizmet ettiği burada açıkça görülmektedir.” dedi.

Kürt sorununun yasak ve dayatmalarla aynı yere döndüğünü, Türk-İslamcı anlayışın pekiştiğini, küresel güvenlikçi politikaların Türkiye’ye de aynı şekilde yansıdığını dile getirdikten sonra AKP marifetiyle OHAL ve KHK ikliminin gölgesinde yeni bir döneme geçiş yapıldığını, özgürlük kaygılarının had safhaya vardığını, konuşma ve beyanın kelle koltukta mümkün olabildiğini, haksız-hukuksuz ihraçlarla binlerce insanın işinden, emek ve itibarından edildiği günlere ulaştıklarını vurgulayan Ahmet Örs iktidarın Ortadoğu politikalarını eleştirdi ve özellikle Mavi Marmara üzerinden yapılan tartışmalara atıfla tevhidî birikimin yağmalandığı bir gayr-i ahlâkiliğin egemen olduğunu dile getirdi.

Bütün sorunlardan çıkışın mümkün olduğunun altına çizen Ahmet Örs konuşmasını “Mazlum ve mustazafların safında yer alarak müstekbirlerin karşısına dikildiğimiz şu 1 Mayıs günü Âlemlerin Rabbi olan Allah şahit olsun ki tevhid, adalet, özgürlük şiarını yükseltecek ve halklarımızın, İslam ümmetinin kurtuluşu için mücadele edeceğiz!” sözleriyle tamamladı.

Haber-Foto: Mustafa Özeke

 

Basın açıklamasının tam metni şu şekilde:

 

TEVHİD, ADALET, ÖZGÜRLÜK ŞİARIYLA 1 MAYIS’TA

Bismillahirrahmanirrahim

Sevgili dostlar,

Tevhid, Adalet, Özgürlük şiarıyla bütün mazlum ve mustazafların, hürriyeti gasp edilenlerin yanında durmak; hangi hâl ve şartta olursa olsun hakkı müdafaa etmek için bu 1 Mayısta da meydanlardayız!

Bütün bir yeryüzünde adalet arayan, baskı ve köleleşmeye karşı ayağa kalkmış insanlığın vicdanına karışmak için bu 1 Mayısta da sokaklardayız!

Ülke, bölge ve dünyada baskı ve kuşatmalar altında nefesleri iyice daraltılan, ekmek ve haysiyet kavgası veren, kan içicilerin önüne atılmış sahipsiz halkların, emekçi sınıfların yanında saf tutmak için bu 1 Mayısta da alanlardayız!

Rabbine karşı küstahlaşarak insanları köleleştirme hadsizliğine cür’et eden efendilerin ve egemenlerin, firavunların ve nemrutların, tağutların ve şeytanların, kapitalistlerin ve sömürücülerin karşısında tevhid ve adalet mücadelesine katılmak için bu 1 Mayısta da hayatın tam orta yerindeyiz!

Kıymetli kardeşler,

Acımasızlıklar çağında, karşı çıkılamadıkça derinleşen kötülüklerin tehdidi altında hayat iyice çekilmez hale geliyor.

Emeğin ve emekçinin alın terinin kıymeti yok sayılıyor. Emekçi kitleler kapitalist ifsat ve yağma düzeninin insafsızlığında can çekişmeye devam ediyor.

Bugün “asgari ücret köle düzeni” açlık sınırının 1500 lirayı geçtiği bir vasatta milyonlarca emekçi kardeşimize 1404 liralık bir sefalet dayatıyor.

Milyonlarca işçi kardeşimiz ise asgari ücret bile alamıyor. Yine her geçen gün rekor kıran rakamlara ulaşan işsizlik oranları geleceği çalınan, umutsuzluk girdabına sürüklenen kitleleri büyütüyor.

Taşeron, güvencesiz çalışma koşulları itaat ve köleliği dayatıyor, emeğin haysiyetini hedef alarak şeytani bir kötülüğü Allah’ın arzına yaymaya çalışıyor!

Emeğin ve emekçinin sesi olan dostlar,

1 Mayısları vâr eden koşullar daha bir iç içe geçmişlikle devam etmekte, iş ve çalışma şartları ağırlaşmakta, emekçilerden büyük bedeller istemektedir. Ülkemizde 2016 yılında 1970 emekçi kardeşimiz iş cinayetlerinde katledilmiştir.

Kapitalizm hayatı hem fiili hem de psikolojik olarak bir vahşi çevrimin içine sürüklemektedir. “Yaşarken kölelik, ölürken cinayet” gerçeği bugün karşımızda iyice belirginleşen kara bir tablo olarak durmaktadır.

Genç kuşaklar ise bu tablonun ağırlığını göre göre endişeli, karamsar bir ruh haliyle geleceksizliğe sürüklenmekte; milyonlarca öğrenci kapitalist koşullara hazırlayan sınavların çarkında hakikatsizlik ve anlamsızlık bataklıklarına mahkûm edilmektedir.

Zulme karşı direnişin yanında saf tutan yürekler,

2000 yılında ülkemizdeki en zengin %1’in serveti %38 iken 2014 yılında %55’e çıkmıştır. Yoksulluğun neden derinleştiği, egemen siyasetin neye ve kime hizmet ettiği burada açıkça görülmektedir.

Bu çarpıcı gerçeklik sermaye sahiplerinin tezgâhının nasıl ve kimler tarafından işletildiğinin açık göstergesidir.

Küresel kapitalizmin güvenlikçi, baskıcı karakterinin Türkiye’de de iyice pekişip yerleştiğini meşruiyet tartışmaları gölgesinde geçen referandum sürecine ve sonrasında inşa edilecek siyasi şekle bakarak görebilmek mümkündür.

AKP marifetiyle OHAL ve KHK ikliminin gölgesinde yeni bir döneme geçiş yapılıyor. Özgürlük kaygılarının had safhaya vardığı, konuşma ve beyanın kelle koltukta mümkün olabildiği, haksız-hukuksuz ihraçlarla binlerce insanın işinden, emek ve itibarından edildiği günlere ulaştık.

Sevgili dostlar,

Adil ve özgür bir dünya özleminin önüne kurulan setler türlü araçlarla tahkim edilmektedir. Siyasi irade ile kapitalist tahakkümün birbirini beslediği, bütün bunların küresel çerçevede bağlantılandığı sarmal çok boyutlu bir hâle gelmektedir.

Bugün ülkedeki egemen blokta ahlâkî ilkelerin geçerliliği tümüyle yok olmuştur. İslami geçmişle kayıtlandığı iddia edilen siyaset İsrail’le dostluk ilan etmiş ve Müslümanların sessizliğinde Siyonist rejimle çok yönlü ilişki ve anlaşmaları hayata geçirmiştir.

Mavi Marmara direnişinin alçakça hakarete uğraması yeni dönemin ruhunu bize açıkça deklare etmektedir. İslamcılara dönük egemen öfke bir kısım İslami çevreler için tefekkür ve özeleştiriye vesile olmalıdır.

Yeni başkanlı ABD ile işbirliği arzusu özellikle Suriye merkezli Ortadoğu siyasetinde kendini öne çıkarmış, İslam dünyası ve Ortadoğu’nun hayrından çok pragmatik ve işbirlikçi ilişkiler derinleşmiştir.

12 Eylülün Türk-İslam sentezcisi politikaları zirve yapmış, tevhidi birikim yağmalanmış, ahlak ve adaletin üstünlüğü yerini pespaye bir zemine bırakmıştır.

Yeniden şiddet sarmalına sürüklenen Kürt sorunu dönüp dolaşıp bidayetindeki hâle irca etmiş, siyaset ve siyasetçilerin yasaklanmasıyla yeni çıkmazların içine sürüklenmiş, ana dil gibi en temel haklara dönük en küçük adımlar bile atılmamış, KHK’larla sivil alanların daraltılması boğuculuk ve çözümsüzlüğü yaygınlaştırmıştır.

Adalet arayışçısı kardeşler,

Sıralayıp durduğumuz problem ve sıkıntılar elbette ebedî değildir.

Âlemlerin Rabbi olan Allah bizden adalet ve iyiliği, hakikatin yanında adil şahitler olarak durmayı istemektedir.

Birbiriyle bağlantılı olduğu açıkça görülen bütün meselelerimizin bir çıkışı vardır.

Adalet ve özgürlük mücadelesini tevhidi temelde ikame edecek bir kuruculuk iradesini kuşanmak, tespit ve eleştirinin bir adım ötesine geçerek başka bir dünyayı somutlayacak adımlara ihtiyacımız vardır.

Mazlum ve mustazafların safında yer alarak müstekbirlerin karşısına dikildiğimiz şu 1 Mayıs günü Âlemlerin Rabbi olan Allah şahit olsun ki tevhid, adalet, özgürlük şiarını yükseltecek ve halklarımızın, İslam ümmetinin kurtuluşu için mücadele edeceğiz!

Soygun, yağma ve sömürü düzenlerinden adalete hicret edeceğiz!

Esaret ve zillete boyun eğmeyen bir azim ve kararlılıkla hakikatin tanıkları olma cehdinde sebat edeceğiz!

OHAL’den çıkılsın, KHK zulmüne son verilsin!

Kürt sorununa adil ve barışçıl çözüm!

Taşeron yasaklansın, asgari ücret köleliği son bulsun!

ABD-NATO üsleri kapatılsın!

 

EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.egitimilkesen.org)

SAĞLIK İLKE-SEN (İlkeli Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.saglikilkesen.org)

TOKAD (Toplumsal Dayanışma, Kültür, Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği, www.tokad.org)

ÖYB (Özgür Yazarlar Birliği, www.ozguryazarlarbirligi.org)

(Topluluk adına, Ahmet Örs, Eğitim İlke-Sen Başkanı)

 

 

Bir cevap yazın